Diyabet Tedavi Yöntemleri
Diyabet tedavisinde asıl amaç, kan şekeri seviyesini güvenli aralıkta tutmaktır. Medikal tedavinin yanı sıra yaşam tarzı değişiklikleri, dengeli ve sağlıklı beslenme, egzersiz ile kan şekeri normal seviyede tutulmaya çalışılır. Eğer kan şekeri güvenli aralıkta tutulamazsa ağızdan alınan ilaçlar tedaviye eklenir. Vücuttan insülin salınımının yetersiz olduğu durumlarda geçici veya kalıcı olarak insülin kullanımı gerekmektedir. Diyabette eğitim olmazsa olmaz kurallardan biridir. Eğitim ile bireylerin kan şekerini ölçmesi, düzenli takibini ve kendi izlemini yapabilmesi hedeflenir.
Oral Antidiyabetikler
Kan şekerini kontrol altında tutmaya yarayan ve ağızdan hap şeklinde alınan antidiyabetik ajanlar, genel olarak insülin sekresyonunu arttırma, insüline duyarlılığı arttırma veya karbonhidrat emilimini azaltma yoluyla etki gösterirler.
Oral Antidiyabetik Grubu İlaçlar ve Etki Mekanizmaları
İnsülin Salgısını Arttıran İlaçlar (Sülfonilüreler)
Bu ilaç grubu 1950’lerden beri kullanılmaktadır ve pankreastaki beta hücrelerini daha fazla insülin salmaları için uyarırlar. Şeker dengeleyici hormon salgılatma özellikleri sebebiyle öğünlerden yarım saat önce alınmalıdır. Günde tek doz olarak kullanılan uzun etkili türleri yemek sırasında da alınabilmektedir.
İnsülin Direncini Azaltan İlaçlar (Biguanidler)
Metformin, biguanid ilacı olarak sınıflandırılır ve bu sınıfta mevcut tek ilaçtır. Metformin, öncelikle karaciğer tarafından üretilen glukoz miktarını azaltarak ve kandaki şekeri hücrelerin kullanmasının önündeki engeli kaldırarak etki gösterir ve sonuç olarak kan şekeri seviyelerini düşürür. Sindirim sistemi üzerindeki etkileri (bulantı, kusma, gaz, ishal, iştahsızlık) nedeniyle yemek bitimini takiben tok karnına alınmalıdır.
Karbonhidrat Emilimini Geciktiren İlaçlar (Alfa Glukozidaz İnhibitörleri)
Bu ilaçlar, bağırsakta ekmek, patates ve makarna gibi nişastaların parçalanmasını engelleyerek vücudun kan şekeri seviyelerini düşürmesine yardımcı olur. Bu etki, yiyeceklerin parçalanmasını yavaşlatarak, yemekten sonra kan şekeri seviyelerindeki artışı yavaşlatır. Bu etkisine bağlı olarak, genellikle gaz ve ishal dahil olmak üzere gastrointestinal yan etkilere neden olur. Yan etkisini azaltmak için yemeğin ilk lokmasıyla birlikte alınmalıdır. Bu nedenle günde birkaç kez alınması gerekebilir.
İnce Bağırsaktan Salgı Yaptıran İlaçlar (İnkretin)
İnce bağırsağın farklı bölgelerinden salgılanan ve pankreası uyararak insülin üretimini uyaran bu ilaç grubu aynı zamanda insülin direncinin azalmasına yardımcı olur.
İdrarla Glukoz Atılımını Sağlayan İlaçlar (SGLT2 İnhibitörleri)
Sodyum-glukoz kotransportör 2 (SGLT2) inhibitörleri, fazla glukozun idrar ile atılmasını sağlamaktadır. Böylece kan şekeri seviyesinin normal aralığa ulaşmasına yardımcı olarak, bir miktar kilo kaybını ve kan basıncında küçük düşüşler ile etkisini gösterebilmektedir. SGLT2 inhibitörlerinin kalp hastalığı, böbrek hastalığı ve kalp yetmezliği olan bireylerde sonuçları iyileştirmeye yardımcı olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle, bu ilaçlar genellikle kalp veya böbrek sorunları olan tip 2 diyabetli bireylerde kullanılır. İdrardaki glukoz seviyelerini artırdıkları için en yaygın yan etki olarak genital mantar enfeksiyonları görülür.
Kombinasyon Tedavisi
İlaçlar kan şekeri seviyelerini düşürmek için farklı şekillerde etki göstermektedir. Bireyselleştirilmiş diyabet hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olmak için bu ilaç grupları birlikte kullanılabilir. Sizin ve yaşam tarzınız için en uygun ilaç kombinasyonunu bulmak ve sağlık hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olmak için hekiminizin önerdiği ilacı ya da ilaç grubunu; doğru zamanda, doğru dozda ve doğru uygulama yolu ile kullanmaya özen gösterin.
Oral Antidiyabetik İlaç Kullanırken Nelere Dikkat Edilmeli?
- Kullandığınız ilacın saat düzenine uyun.
- Kullandığınız ilacı doğru dozda aldığınızdan emin olun.
- Bazı ilaçlar aç karnına, bazıları yemekle beraber, bazılar tok karnına alınır. Bu durumu mutlaka öğrenin ve uygulayın.
- İlaçların son kullanma tarihini kontrol edin, tarihi geçen ilaçları kesinlikle kullanmayın.
- İlaçları güneş ışığından koruyun ve serin yerde muhafaza edin.
- İlacınızı kesinlikle alkol ile almayın.
- Doktorunuzun verdiği ilaç dışında ilaç kullanmayın.
- İlacınız bitince zaman kaybetmeden ilacınızı temin edin.
- İlaç kullanım sürecinde yan etki yaşamanız durumunda mutlaka doktor muayenesine gidin.
İnsülin
Yediğimiz besinler sindirildikten sonra enzimlerle parçalanarak şeker formunda kan dolaşımına katılır. Vücudumuzun ana enerji kaynağı olan şeker kullanılmak üzere hücre ve kas dokunun içine girmelidir. Pankreas tarafından salgılanan insülin, kanda bulunan şekerin hücrelere girişini sağlayarak kandaki şeker seviyesini düşürmesi açısından vücudumuz için elzem bir hormondur. Diyabetli bireylerde yetersiz üretilen insülinin dışarıdan sağlanması gerekebilir. İnsülin, enjeksiyon şeklinde deri altına yapılır ve sıvı halde bulunur.
İnsülin Tedavisinin Amacı Nedir?
- Kan şekerini normal aralıkta tutmak.
- Diyabet komplikasyonlarını önlemek.
- Diyabet komplikasyonu oluştuysa ilerlemesini durdurmak.
İnsülin Çeşitleri
İnsülinin kısa, orta, uzun, ultra uzun ve hızlı etkili olmak üzere farklı çeşitleri vardır. Her bir çeşidinin uygulama sayıları ve uygulama zamanları farklıdır. Bu ayarlamalar doktor kontrolü ile yapılmalı ve düzenli kullanıma dikkat edilmelidir.
İnsülin Saklama Koşulları
- Açılmayan insülin flakon ve kartuşları son kullanma tarihine kadar buzdolabında +2 ile +8 derece arasında muhafaza edilebilir.
- Açılan kartuş ve flakonlar oda ısısında saklanabilir, ancak ülkemizdeki bölgesel sıcaklık farklılıkları göz önüne alındığında en güvenli yol buzdolabında muhafaza etmektir.
- Kartuş ve flakon içerisindeki insülinde renk değişimi, tortulaşma, çökme, köpürme gibi değişiklikler varsa kesinlikle kullanılmamalıdır.
- İnsülin güneş ışığı, soba, kalorifer, petek gibi direkt ısı kaynaklarından uzak tutulmalı, dondurmaktan ve çalkalayarak kullanmaktan kaçınılmalıdır.
İnsülin Uygulama Yolları
Sürekli aynı bölgeye enjeksiyon yapmaya bağlı ortaya çıkabilecek sorunları önlemek amacıyla insülin uygulanan bölgeler arasında düzenli olarak değişim yapılmalıdır. Her insülin enjeksiyonunda bir önceki bölgeden en az bir parmak mesafe bırakmak gerekir. Aksi takdirde aynı bölgeye ya da çok yakınına insülin yapılması, yağ dokusunda artma ya da bazen de azalmaya neden olabilir. Bu durum, yapılan insülinin emilimini olumsuz etkileyecektir. İnsülin; karın, uyluk, üst kol ve kalça bölgelerine yapılabilmektedir. İnsülinin vücut tarafından en hızlı emildiği bölge karındır. Bunu sırasıyla üst kol, uyluk ve kalça takip eder. Sürekli insülin kullanan bireylerin rotasyon tekniklerini kullanarak insülinin etkinliğini koruması sağlanır. Hastanın kendine ve tedavisine uygun olan rotasyon tekniğini belirlemesi ve uygulaması gerekir.
Haftalık bölge rotasyonu
Günde 1 ya da 2 kez insülin yapan bireyler için uygun olan bir yöntemdir. Bu yöntemle her hafta belirli bir bölge seçilir. Örneğin ilk hafta karın bölgesinden insülin uygulanır. 2 hafta uyluk bölgesine insülin yapılır. 3 hafta üst kol, 4 hafta kalça bölgesi tercih edilir. Bu rotasyon tüm bölgeler tamamlanıp başa dönünceye kadar devam eder. Ardından yeniden karın bölgesi enjeksiyonu yapılır ve rotasyon sürdürülür. Böylece insülinin aynı bölgeye yapılması önlenerek emilimi olumsuz etkileyecek sorunların da önüne geçilir.
Aynı öğün aynı bölge tekniği
Her bir enjeksiyon için belirli bir bölge seçilir. Örneğin sabah kol, öğlen uyluk, akşam karın gibi. Her bölge kendi içerisinde kadrana bölünür. Kol-bacak-kalça kendi içerisinde sağ ve sol olarak ikiye ayrılır. Karın bölgesi ise göbek deliği hariç tutularak 4 bölüme ayrılır. Her bölge kendi içerisinde bir hafta boyunca kullanılır.
İnsülin Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Kan şekeri düşüklüğü
- Alerjik reaksiyonlar
- Kilo artışı
- İnsülin uygulanan bölgede şişlik
- İnsülin uygulanan bölgede yağ dokusunun azalması gibi belirtileriniz varsa mutlaka doktor kontrolüne gitmeniz gerekir.
İnsülin Dışı Enjektabl İlaçlar
Glukagon Benzeri Peptid-1 (GLP-1) ve Çift GLP-1/ Gastrik-İnhibitör Polipeptid (GIP)
Reseptör Agonistleri
GLP-1 ve GIP, vücuttaki glukoz seviyelerini korumaya yardımcı olan doğal hormonlardır. GLP-1 ve ikili GLP-1/GIP reseptör agonistleri, tip 2 diyabetli bireylerde kan şekeri yönetimini iyileştirmek için bu hormonların kullanılmasına yardımcı olan başka bir tedavi yöntemidir. Bu grup ilaçların asıl etki mekanizması; glukoza bağlı insülin sekresyonunu arttırmak, glukogon sekresyonunu azaltmak, mide boşalmasını yavaşlatmak ve doygunluğu arttırmaktır. Bu ilaçlar vücutta üretilen GLP-1 ve GIP hormonları ile benzer etkilere sahiptir, ancak parçalanmaya ve vücuttan atılmaya karşı daha dayanıklıdır. Bu ilaçlar, kan şekerini ve vücut ağırlığını düşürmede ve kalp hastalıklarını önlemede büyük faydalar sağlayabilir.
Bu ilaçlar enjekte edilerek kullanılır. İlaçların ne sıklıkta enjekte etmeniz gerektiği, ilaca bağlı olarak günde iki kez ile haftada bir kez olmak üzere değişkenlik gösterebilir. Bu ilaçların en sık görülen yan etkisi, ilaca ilk başlandığında veya doz artırırken bulantı ve kusmadır.